Evlilik birliğinin sona ermesi hallerinden biri olan ölüm, malvarlığı hukuku ve miras hukuku açısından önemli sonuçlar doğurmaktadır. Kanun koyucu, eşler arasındaki hukuki ilişkilere ve özellikle barınma hakkının güvencesine atfettiği önem doğrultusunda, Türk Medeni Kanunu kapsamında sağ kalan eşin aile konutu üzerindeki ayni hak talebini düzenleyen özel hükümler düzenlemiştir. Bu düzenlemeler, aile konutu olarak tanımlanan ve eşlerin birlikte yaşamlarını sürdürdükleri meskenin, ölen eşin terekesi içinde bulunması halinde, sağ kalan eşe özgülenmesini (tahsisini) mümkün kılmaktadır.
Aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi, temel olarak, sağ kalan eşin yaşam standardının ve ekonomik güvencesinin korunması amacını taşımaktadır. Bu müessese, TMK’da iki farklı hukuki zeminde ele alınmaktadır: Mal rejimi tasfiyesi kapsamında katılma alacağına mahsuben özgüleme (TMK m. 240) ve mirasın paylaşılması kapsamında miras payına mahsuben özgüleme (TMK m. 652). Bu çalışmada, söz konusu hukuki dayanaklar, özgüleme şartları ve usul hükümleri detaylı olarak incelenecektir.
AİLE KONUTU KAVRAMI VE KONUTUN TAHSİSİ
1.Aile Konutunun Hukuki Tanımı
Aile konutu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği bir mekân olarak tanımlanmıştır. Doktrinde bu kavram, eşlerin kendi iradeleriyle barınmalarına tahsis ettikleri meskeni ifade eder. Bir yerin aile konutu niteliği taşıması için, geçerli ve resmî şekilde yapılmış bir evliliğin varlığı ve konutun fiilen kullanılıyor olması temel şartlardır.
2.Özgülemenin (Tahsisin) Hukuki Niteliği
Aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi, evlilik birliğinin ölümle sona ermesi durumunda, aile konutunun ve ev eşyasının talep halinde diğer eşe mülkiyet hakkının tanınması veya ayni hak tesis edilmesi işlemidir. Bu işlem, tereke malları arasında yer alan konutun miras kalan evin eşe tahsis edilmesi sonucunu doğurur. Özgüleme talebi, sağ kalan eşin şahsına sıkı sıkıya bağlı bir hak olup kendiliğinden gerçekleştirilemez; eşin mahkemeden talepte bulunması şarttır.
AİLE KONUTUNUN ÖZGÜLENMESİNİN KANUNİ DAYANAKLARI
1.Katılma Alacağına Mahsuben Özgüleme (TMK m. 240)
TMK madde 240, eşler arasında yasal mal rejimi olan Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin geçerli olduğu durumlarda uygulama alanı bulur. Bu hüküm, sağ kalan eşe, eski yaşantısını devam ettirebilmesi amacıyla, ölen eşe ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde belirli hakları talep etme yetkisi verir.
Hukuki Talepler ve Sınırlamalar:
- Mülkiyet Hakkı Talebi: Sağ kalan eş, katılma alacağına mahsup edilmek kaydıyla mülkiyet hakkının kendisine devredilmesini talep edebilir.
- Bedel İlavesi: Konutun değeri, sağ kalan eşin katılma alacağından fazla ise, sağ kalan eşin eksik kalan tutarı ödemesi suretiyle mülkiyet hakkı özgülenebilir.
- İntifa veya Oturma Hakkı: Eğer mülkiyet hakkı talep edilemiyorsa veya haklı sebepler mevcutsa, katılma alacağına mahsuben intifa veya oturma hakkı tanınması talep edilebilir.
TMK 240’ın uygulanabilmesi için, ölüm tarihine kadar eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin yürürlükte olması zorunludur.
2.Miras Payına Mahsuben Özgüleme (TMK m. 652)
TMK madde 652, miras hukuku hükümleri arasında yer almakta olup, sağ kalan eşin barınma hakkının güvence altına alınması fonksiyonunu icra eder. Bu hüküm, eşler arasında hangi mal rejiminin geçerli olduğuna bakılmaksızın uygulanabilir. Özellikle 01.01.2002 tarihinden önce edinilmiş malların mirasbırakanın terekesinde bulunması halinde, TMK 240’ın uygulama alanı bulamaması nedeniyle, TMK 652 önem kazanmaktadır.
Temel Kural ve Öncelik:
TMK 652 hükmü uyarınca, eşlerden birinin ölümü hâlinde, tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut bulunuyorsa, sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını talep edebilir. Sağ kalan eş, haklı bir sebep ispatına gerek olmaksızın öncelikle mülkiyet hakkı talep edebilme yetkisine sahiptir.
Alternatif Haklar ve Değer Farkı: Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet hakkı yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da hükmedilebilir. Yüksek Mahkeme uygulamalarına göre, aile konutunun değerinin sağ kalan eşin miras payından oldukça yüksek olması durumunda, eşin miras payı dışında kalan bakiye değeri diğer mirasçılara ödeyerek mülkiyet hakkını elde etmesi mümkündür; ödeme gücü yoksa, intifa veya oturma hakkı talep edilebilir.
III. AİLE KONUTUNUN ÖZGÜLENMESİNİN HUKUKİ ŞARTLARI VE İSTİSNALARI
Aile konutunun özgülenmesi talebinin kabul edilmesi, aşağıdaki dört temel şartın varlığına bağlıdır:
- Evliliğin Ölüm Nedeniyle Sona Ermesi: Özgüleme müessesesinin uygulanabilmesi için evlilik birliğinin diğer eşin ölümüyle sona ermiş olması gerekir. Ölümden başka bir nedenle (boşanma, vb.) sona eren evliliklerde bu hükümler doğrudan uygulanamaz.
- Sağ Kalan Eşin Mirasçılık Sıfatına Sahip Olması: Özgüleme talebinde bulunabilmek için, sağ kalan eşin mirasın açıldığı anda mirasçılık sıfatını haiz olması gereklidir. Mirasın reddi, mirastan feragat veya mirasçılıktan çıkarma gibi nedenlerle mirasçılık sıfatını yitiren eş, TMK 652 hükmünden yararlanamaz.
- Sağ Kalan Eşin Talepte Bulunması: Hak, kişiye sıkı sıkıya bağlı olup, sağ kalan eşin talebi olmaksızın mahkemece re’sen özgüleme yapılamaz.
- Aile Konutunun Tereke Malları Arasında Bulunması: Özgülenmesi talep edilen konutun mirasbırakanın tereke malvarlığı içinde yer alması şarttır.
Boşanma Davası Sırasında Ölüm Hali: Boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde, sağ kalan eş yasal mirasçı olmaya devam eder. Ancak, ölen eşin mirasçılarından birinin davaya devam etmesi ve sağ kalan eşin kusurunun ispatlanması durumunda (TMK m. 181/2), sağ kalan eşin mirasçılık sıfatı sona erer ve özgüleme talebinde bulunma hakkı ortadan kalkar.
Ev Eşyasının Özgülenmesi: Sağ kalan eş, aile konutunun özgülenmesi ile birlikte, ev eşyalarının da kendisine miras payına mahsuben özgülenmesini talep edebilir. Bu düzenleme, eşin ekonomik durumunun ve yaşam düzeninin korunması amacına hizmet eder.
Meslek veya Sanat İstisnası: Mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde, sağ kalan eş özgüleme haklarını (mülkiyet, intifa veya oturma) kullanamaz. Altsoyun, ilgili meslek veya sanatı icra etmek için bu konuta ihtiyacının bulunmaması halinde itiraz hakkı ortadan kalkar.
ÖZGÜLEME USULÜ VE YETKİLİ MERCİLER
1.Talep Süresi ve Zamanaşımı
Sağ kalan eşin özgüleme talebi, en erken eşin ölüm tarihinden itibaren ileri sürülebilir. Bu talep, en geç murisin terekesinin tasfiyesinden ve mirasçılar arasında paylaştırılmasından önce ileri sürülmelidir. Aile konutu miras ortaklığının mülkiyetinden çıktıktan sonra özgüleme talebinde bulunulması mümkün değildir.
TMK 240 kapsamında, katılma alacağına ilişkin taleplerde zamanaşımı süresi, mal rejiminin sona erdiği ve katılma alacağının öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl, her halde mal rejiminin sona erdiği tarihten itibaren on yıl olarak kabul edilmektedir.
2.Görevli ve Yetkili Mahkeme
Aile konutunun özgülenmesine ilişkin davalarda görevli ve yetkili mahkeme tespiti, hukuki dayanağa göre farklılık gösterebilmektedir:
- Tespit Davası: Konutun hukuken “aile konutu” niteliği taşıyıp taşımadığına dair uyuşmazlıklar, ön mesele olarak Aile Mahkemesinde çözümlenmelidir.
- Özgüleme Davası (Genel): Miras payına mahsuben özgüleme (TMK m. 652) talepleri Sulh Hukuk Mahkemesinde açılır. Yargıtay uygulaması görevli mahkemeyi Sulh Hukuk Mahkemesi olarak belirlemiştir.
- TMK 240 Kapsamındaki Davalar: Katılma alacağına mahsuben özgüleme taleplerinde görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.
Yetkili Mahkeme: Özgüleme davalarında yetkili mahkeme, Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca mirasbırakanın (ölen eşin) son yerleşim yeri mahkemesidir. Bu yetki hükmü kesin yetki kuralı niteliğindedir.
SONUÇ
Aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi, Türk Medeni Kanunu’nun 240 ve 652. maddelerinde yer alan, sağ kalan eşin barınma ve ekonomik güvencesini teminat altına alan temel bir hukuki müessesedir. Özgüleme hakkının kullanılmasında, eşin mirasçı sıfatını taşıması, talebin süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürülmesi, ve eğer miras payını aşan bir değer söz konusu ise bedel farkının ödenmesi veya ayni hak (intifa/oturma) tesisi hususları kritik öneme sahiptir. Özgüleme taleplerinin mahkemede işleme alınabilmesi için öncelikle aile konutu niteliğinin tespiti gerekmekte olup, görevli mahkeme, özgüleme talebinin hukuki dayanağına göre (TMK 240 veya TMK 652) farklılık gösterebilmektedir. Bu karmaşık hukuki prosedürlerin, mirasbırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesinde (veya TMK 240 için Aile Mahkemesi) doğru şekilde yönetilmesi, sağ kalan eşin hak kaybı yaşamaması açısından elzemdir.
