Türkiye’de konut kredisi gibi bireysel kredilerin kullanımıyla birlikte, krediye bağlı hayat sigortası sözleşmeleri de oldukça yaygınlaşmıştır. Bu sigorta türü, kredi borçlusunun vefat etmesi halinde, kalan kredi borcunun sigorta şirketi tarafından ödenmesini teminat altına alır. Esas amacı, kredi veren bankanın alacağını güvence altına almak ve aynı zamanda kredi borçlusunun vefatı durumunda mirasçılarını beklenmedik bir borç yükünden kurtarmaktır. Bu yazıda, vefat eden kredi borçlusunun hayat sigortasının bulunması hâlinde mirasçılara yöneltilen taleplerin hukukî geçerliliği incelenecektir.
Hayat Sigortasının Hukukî Dayanağı ve Kapsamı
Hayat sigortası sözleşmesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1487 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan düzenlemelere göre, sigorta ettirenin vefatı hâlinde belirli bir meblağın lehtara veya alacaklıya ödenmesi kararlaştırılabilir. Özellikle kredi sözleşmelerinde, kredi borçlusunun vefatı durumunda bakiye borcun ödenmesi amacıyla yapılan hayat sigortalarında, lehtar genellikle kredi veren banka olmaktadır.
Sigorta sözleşmesinin geçerli bir şekilde kurulmuş ve primlerin düzenli olarak ödenmiş olması hâlinde, sigorta şirketi, poliçe kapsamında kalan borç miktarını doğrudan kredi kuruluşuna öder. Bu durumda borcun mirasçılara intikali söz konusu olmaz.
Mirasın Geçişi ve Mirasçıların Sorumluluğu
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesi uyarınca, miras bırakanın ölümüyle birlikte miras, mirasçılara geçer. Aynı Kanun’un 683. ve 686. maddelerinde belirtildiği üzere, mirasçılar terekenin hem aktifinden hem de pasifinden sorumludur. Ancak bu sorumluluk sınırsız değildir. Kredi borçlusunun vefatından önce yapılmış ve vefat tarihini kapsayan geçerli bir hayat sigortası poliçesi mevcutsa, kredi borcu poliçe kapsamında karşılanmış sayılır ve mirasçılara herhangi bir borç intikal etmez.
Tüketici Kredilerinde Özel Durum: 6502 Sayılı Kanun
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 29. maddesi gereğince, tüketici kredisi kullanan kişiye sigorta yaptırılması, ancak açık rızası ile mümkündür. Ayrıca, kredi veren, sigorta yaptırılmasını bir şart olarak ileri sürecekse, sigorta ettirenin sigorta şirketini seçme hakkını kısıtlayamaz.
Tüketici kredisi kullanan kişi adına yapılan hayat sigortasında, kredi borçlusunun vefatı hâlinde kalan borcun sigorta şirketince karşılanacağı kararlaştırılmışsa, söz konusu borç için mirasçılara yöneltilen taleplerin hukukî dayanaktan yoksun olduğu açıktır. Uygulamada, bankalarca bazen sigorta şirketine başvurmaksızın doğrudan mirasçılardan ödeme talep edilmesi durumu ile karşılaşılmakta; bu ise, özellikle tüketici lehine yorum ilkesi gereği, hakkaniyete ve hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
Yargıtay’ın Konuya İlişkin Görüşü
Yargıtay kararlarında da bu konuda istikrarlı bir içtihat oluşmuştur. Nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/27243 E. , 2019/4131 K. sayılı kararı şu şekildedir:
“…Dava, tüketici kredisinden doğan alacak için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı banka, davalıların murislerine ait … borcunun tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali isteminde bulunmuş, davalı mirasçılar ise, murislerinin kanser hastası olduğunun davacı banka tarafından bilindiğini, … kullananın yaşamsal riski karşısında sigortalandığını, riskin gerçekleşmiş olması nedeniyle ödenmeyen … borcunun sigorta şirketinden talep edilmesi gerektiğini, murisleri …’ın terekesinin borca batık olmasından, yani aktif terekesi olmayan murisin mirasını ayrıca reddetmeye gerek olmadığından, doğal olarak murislerinin mirasını reddetmiş sayıldıklarını, bu durumda borçtan sorumlu olmadıklarını savunmuşlardır. Mahkemece, muris …’ın 28/02/2014 tarihinde vefat ettiği, dava konusu … sözleşmesine bağlı olarak düzenlenmiş bulunan ve ….11.2013-06.11.2017 tarihini kapsayan hayat sigortasının teminat süresi içerisinde vefatın yani rizikonun gerçekleştiği, davacı bankanın poliçede daini mürtehin sıfatı bulunması sebebiyle vefat tazminatının dava dışı sigorta şirketinden talep etme hakkının davacı bankada bulunduğu ancak kullanılmadığı, davacı bankanın sigorta şirketinden … bu vefat tazminatını talep etmeden müteveffa … mirasçıları hakkında icra takibi ve dava ikamesinin TMK. 3. maddesinde bahse konu edilen iyiniyet kurallarına, … sözleşmesinin 13. maddesine ve incelenen diğer mevzuata aykırı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık kullanılan … borcundan dolayı hayat sigortası olmasına rağmen mirasçılara müracaat edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, somut olayda hayat sigortası yapıldığı ve priminin ödendiği, murisin poliçeler üzerinde banka lehine dain ve mürtehin hakkı tesis ettiği uyuşmazlık konusu değildir. Davacı banka mirasçılara karşı icra takibine geçtiğini ve davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiklerini beyan ederek eldeki davayı açmış ise de sigorta poliçelerinin üzerinde davacı Banka’nın adına dain ve mürtehin kaydı bulunacağı yazılı olup sigorta şirketinin 01.08.2014 tarihli menfi yanıtına karşı hukuki yollar davacı banka tarafından tüketilmeden mirasçılara karşı takip başlatılması yerinde değildir. Mahkemece, bu husus gözetilerek vaktinden evvel açıldığı anlaşılan davanın usulden reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.…”
Dolayısıyla Yargıtay, hayat sigortasının varlığını, mirasçılara yöneltilen borç taleplerinin önünde açık bir hukukî engel olarak kabul etmektedir.
Mirasçıların Hakları ve İzlemeleri Gereken Yöntem
Kredi borçlusunun vefatı hâlinde, mirasçılar öncelikle hayat sigortası poliçesinin varlığını ve geçerliliğini araştırmalıdır. Poliçenin varlığı hâlinde, aşağıdaki adımlar izlenmelidir:
-
Sigorta poliçesi ve kredi sözleşmesi temin edilmelidir.
-
Sigorta şirketine başvurarak ödeme yükümlülüğünün devreye girmesi talep edilmelidir.
-
Banka tarafından yapılan ödeme talepleri yazılı olarak reddedilmelidir.
-
Gerektiğinde Tüketici Hakem Heyeti veya Tüketici Mahkemesi nezdinde hukuki yollara başvurulmalıdır.
Sonuç
Kredi borçlusunun vefatı hâlinde, geçerli bir hayat sigortası poliçesi mevcutsa, kredi borcu sigorta şirketince ödenir ve bu borç mirasçılara intikal etmez. Sigortanın varlığı hâlinde, mirasçılara yöneltilen borç talepleri, gerek Türk Medeni Kanunu gerekse Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca geçersizdir. Mirasçılar bu gibi durumlarda hukuki haklarını bilmeli, ödeme baskısı altına girmeden önce durumu dikkatle incelemelidir.
