Araç satın alımı, özellikle sıfır kilometre taşıtlar söz konusu olduğunda tüketiciler için yüksek bedelli ve önemli bir hukuki işlemdir. Ne var ki, yeni alınan bir aracın kısa süre sonra arızalanması, tanıtımlarda belirtilen özelliklere sahip olmaması ya da gizli kusurlar taşıması gibi durumlar ne yazık ki sıkça karşılaşılan hukuki uyuşmazlıklara yol açmaktadır.
I.AYIPLI MAL KAVRAMI VE SIFIR ARAÇLARDA AYIP NİTELİĞİ
A. Ayıbın Tanımı ve Kapsamı
Ayıplı mal en yalın tanımıyla, teslim anında sözleşmeye uygun olmayan maldır. TKHK’nın 8. maddesi uyarınca, bir malın tüketiciye teslim edildiği anda taraflarca kararlaştırılmış örnek veya modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olması durumunda ayıplı kabul edilir. Bu durum, satıcının malı ayıpsız, tam ve vaat edildiği gibi teslim etme yükümlülüğünün ihlalidir.
Sıfır araçlar özelinde ayıp halleri şunları içerebilir: Motor arızası, şanzıman problemi, fren sisteminin kusurlu olması, su sızdırması, boya hataları, gizli hasarların bulunması, tanıtımda veya reklamlarda belirtilen özelliklerin eksik olması, teknik düzenlemelere aykırı nitelikte olması veya tüketicinin makul olarak beklediği faydayı azaltan maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içermesi. Örneğin, 0 km olarak satılan bir aracın aslında 0 km olmaması veya kapısının değiştirilmiş olması ayıp teşkil eder.
B. Açık Ayıp, Gizli Ayıp ve İspat Yükü
Ayıp, normal bir inceleme ile teslim anında fark edilebilecek açık ayıp veya ilk bakışta anlaşılamayan ve zamanla ortaya çıkan gizli ayıp şeklinde ikiye ayrılır.
Gizli ayıp, basit bir kontrol veya muayene ile ortaya çıkmayıp, genellikle kullanılmaya başlanmasından sonra ortaya çıkan kusurlardır. Sıfır bir araçta motor arızası, şanzıman problemi veya fren sistemindeki kusurlar genellikle gizli ayıp olarak değerlendirilir.
Tüketici hukukunda, ispat yükü açısından tüketici lehine önemli bir karine mevcuttur: Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim anında var olduğu kabul edilir. Bu karine, malın ayıplı olmadığının ispat yükünü satıcıya yükler. Yani, araç satın alındıktan sonraki ilk altı ay içinde ortaya çıkan arızalar, aksi ispatlanmadıkça, satış anında mevcut varsayılır. Satıcı, ayıpların varlığını bilmese dahi sorumludur.
II. AYIPLI ARAÇ KARŞISINDA TÜKETİCİNİN SEÇİMLİK HAKLARI
6502 sayılı TKHK, ayıplı mal ile karşılaşan tüketiciye dört temel seçimlik hak tanımıştır:
- Sözleşmeden Dönme (Bedel İadesi): Tüketici, aracı satıcıya iade etmeye hazır olduğunu bildirerek satış sözleşmesinden dönebilir ve ödediği bedelin iadesini talep eder. Ancak, özellikle yüksek enflasyonist ortamlarda, geri alınan bedel ile aynı özelliklerde yeni bir araç almakta güçlük çekilebileceği için bu hak, tüketicinin menfaatini tam olarak korumayabilir.
- Ayıp Oranında Bedel İndirimi: Tüketici, aracı elinde tutarak, ayıbın neden olduğu değer kaybı oranında satış bedelinden indirim yapılmasını isteyebilir. Bu durumda, aracın ayıplı haliyle değeri ile ayıpsız haldeki değeri arasındaki farkın tazminat olarak tüketiciye verilmesi söz konusu olur.
- Ücretsiz Onarım: Tüketici, aşırı bir masraf gerektirmediği sürece, tüm masrafları satıcıya ait olmak üzere aracın ücretsiz onarılmasını talep edebilir. Onarım masrafları (işçilik ve parça) tüketiciye yüklenemez. Ancak, sıfır araçta onarım yapılması (özellikle önemli parça değişimi), aracın sıfır niteliğini kaybetmesine ve değer düşüklüğüne neden olabileceği için bu hak, tüketicinin yararına olmayabilir.
- Ayıpsız Misliyle Değiştirme: Tüketici, imkân varsa, ayıplı aracın aynı model ayıpsız (yeni) bir araç ile değiştirilmesini talep edebilir. Bu hak, sıfır kilometre araçlarda ortaya çıkan ciddi üretim kaynaklı ayıplar için en çok tercih edilen ve Yargıtay kararlarında da desteklenen haktır, zira aracın değer kaybetmesini önler.
Tüketici, bu dört haktan dilediğini seçmekte özgürdür ve satıcı, tüketicinin tercih ettiği talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Satıcı, “değişim yerine tamir yapayım” gibi bir tercihte bulunamaz; seçim hakkı münhasıran tüketiciye aittir.
İstisna: Ücretsiz onarım veya ayıpsız misliyle değiştirme talebinin satıcı için orantısız güçlükler doğurması halinde (örneğin, çok küçük bir kusur için aracın tamamen yenisiyle değiştirilmesi gibi), satıcı bu talepleri reddedebilir ve tüketicinin bedel iadesi veya indirim haklarından birini kullanmasını isteyebilir. Orantısızlığın tayininde, malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.
Ek Tazminat Hakkı: Tüketici, seçimlik haklarından biri ile birlikte, ayıplı araç nedeniyle doğan diğer zararlarını (değer kaybı, kullanım mahrumiyeti, maddi ve manevi zararlar) genel hükümlere göre talep etme hakkına da sahiptir.
III. AYIP İHBARI VE HUKUKİ SÜREÇ
A. Ayıp Bildirimi Yükümlülüğü ve Şekli
Tüketicinin haklarını etkin kullanabilmesi için, ayıbı öğrendiği andan itibaren makul (uygun) süre içinde satıcıya bildirmesi (ihbar etmesi) esastır. Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) belirtilen “uygun süre” kriteri uygulanır.
Açık ayıplar araç teslim alındıktan sonraki 8 gün içinde bildirilmelidir. Gizli ayıplar ise ortaya çıktığında dürüstlük kuralına uygun olarak en kısa sürede bildirilmelidir.
Bu bildirimin yazılı ve ispat edilebilir şekilde yapılması, hak kaybına uğramamak açısından büyük önem taşır. Uygulamada en sağlıklı ve güvenilir yöntem, satıcıya noter aracılığıyla ihtarname gönderilmesidir. Noter ihtarı hem ayıbın bildirildiğini ispatlar hem de satıcıya resmi bir süre tanır.
B. Hukuki Sorumluluk ve Zamanaşımı
Sıfır araçtaki ayıbın üretimden kaynaklanması halinde, satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Tüketici, ayıpsız misliyle değiştirme veya ücretsiz onarım haklarını satıcı, üretici veya ithalatçıya karşı kullanabilir. Ancak, bedel iadesi veya indirim hakları öncelikle satıcıya karşı kullanılabilir.
Zamanaşımı Süresi: Ayıplı maldan doğan seçimlik hakların kullanılması, malın tesliminden itibaren genel olarak 2 yıl ile sınırlandırılmıştır. Bu süre, ayıp daha geç ortaya çıksa bile, teslim tarihinden itibaren işlemeye başlar. Ancak, satıcının ayıbı ağır kusur veya hileyle gizlemesi durumunda, zamanaşımı hükümleri uygulanmaz; tüketici bu durumda her zaman dava açabilir.
C. Hukuki Başvuru Yolları
Satıcının, tüketicinin talebini (iade, değişim, onarım veya indirim) 30 iş günü içinde yerine getirmemesi halinde, tüketici hukuki yollara başvurmalıdır.
Tüketici uyuşmazlıklarında iki temel yol mevcuttur:
- Tüketici Hakem Heyeti (THH): Yıllık belirlenen parasal sınırın altındaki uyuşmazlıklar için zorunlu başvuru mercii THH’dir. 2025 yılı için bu sınır 149.000 TL’dir. Sıfır araç satışları genellikle bu sınırın üzerinde olduğu için, uyuşmazlıklar çoğunlukla doğrudan Tüketici Mahkemesi’ne taşınır.
- Tüketici Mahkemesi: Yüksek değerli uyuşmazlıklar Tüketici Mahkemesi’nde görülür. Bu mahkemeler tüketici işlemlerinden doğan davalara bakmakla görevli uzman mahkemelerdir.
Yetkili Mahkeme: Tüketici davaları, davalının yerleşim yeri veya işlemin yapıldığı yer mahkemesinde açılabileceği gibi, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki Tüketici Mahkemesi’nde de açılabilir.
IV. SONUÇ VE TAVSİYELER
Sıfır alınan bir aracın ayıplı çıkması, 6502 sayılı TKHK ve 6098 sayılı TBK kapsamında tüketicilere geniş haklar tanımaktadır. Tüketici, ayıplı araç karşısında sözleşmeden dönme, bedel indirimi, ücretsiz onarım veya ayıpsız misliyle değiştirme gibi dört temel seçimlik haktan birini tercih etme yetkisine sahiptir.
Hukuki sürecin doğru işletilmesi ve hak kaybı yaşanmaması için, tüketicinin ayıbı öğrendiği an itibarıyla makul süre içinde, tercihen noter aracılığıyla satıcıya bildirimde bulunması hayati öneme sahiptir. Ayrıca, satış sözleşmesi, fatura, servis kayıtları, ekspertiz raporları ve ihtarname gibi tüm delillerin toplanması ve muhafaza edilmesi gereklidir.
Ayıplı mal sorumluluğu, satıcının ağır kusuru veya hilesi olmadıkça teslimden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Uyuşmazlık bedelinin yüksek olduğu sıfır araç davalarında Tüketici Mahkemeleri görevli olup, tüketiciler kendi yerleşim yerlerinde dava açma kolaylığına sahiptirler.
Onarım hakkı kullanılmış olsa bile arızanın giderilememesi veya sürecin uzaması durumunda, tüketici hukuku, tüketicinin menfaatini üstün tutarak sözleşmeden dönme veya değişim taleplerinin kabulünü sağlamaktadır. Bu karmaşık ve teknik süreçlerde hak kaybı yaşamamak ve en doğru seçimlik hakkı kullanmak adına, uzman bir avukattan hukuki destek alınması tavsiye edilmektedir.
